Friday, June 9, 2017

Prof Dr Emre Kongardan 21 Yüzyılda Türkiye

Prof Dr Emre Kongardan 21 Yüzyılda Türkiye



Prof. Dr. Re?it Emre Kongar (d. 13 Ekim 1941, ?stanbul), ünlü bir Toplumbilimi (Sosyoloji) Profesörüdür.[1] Kitaplar?, Cumhuriyet gazetesinde yay?nlanan kö?eyaz?lar?, zaman zaman kat?ld??? ve sundu?u televizyon programlar? ve renkli ki?ili?iyle Türkiye’deki seküler muhalefetin sembol isimlerinden olan Kongar, 15 Ocak 1996’da Federal Almanya Devleti taraf?ndan “Üstün Hizmet Madalyas? Büyük Liyakat Haç?”yla, 1 ?ubat 1996’da ?talya Devleti “Commandatore Madalyas?”yla ve 15 ?ubat 1996’da Polonya Devleti “Commandor Ni?an?”yla ödüllendirilmi? dünya çap?nda tan?nan bir bilim insan?d?r. Türk siyasal tarihi ve toplumunun birçok farkl? yönünü eserlerinde inceleyen Kongar’?n en önemli eserlerinden birisi de, Türk Devrimi’ni (Kemalist Devrim) ve Cumhuriyet döneminde Türk toplumunu mercek alt?na ald??? ve ilk bask?s? Remzi Kitabevi taraf?ndan 1999 y?l?nda yap?lan 21. Yüzy?lda Türkiye[2] adl? kitapt?r. Bugüne kadar 25 bask? yapan bu kitap, 725 sayfal?k kapsaml? ve oldukça iyi anla??l?r bir eserdir ve Türk Devrimi’ne dair bütün önemli tart??malar? ve konular? içermektedir. Bu yaz?da, Kongar’?n bu önemli eseri özetlenecektir.

21. Yüzy?lda Türkiye

Osmanl? Birikimi
Prof. Dr. Emre Kongar’a göre; Türkiye Cumhuriyeti, 600 y?ll?k Osmanl? ?mparatorlu?u’nun bir ürünü olarak da dü?ünülebilir. Mustafa Kemal Atatürk taraf?ndan eski düzene kar?? bir tepki olarak kurulan Cumhuriyet, yakla??k 100 y?l sonra bile ?mparatorlu?un kimi niteliklerini yap?s?nda ta??maktad?r. Bu nedenle, bugünkü Türkiye’yi ve Türk ulusunu anlamak için Osmanl? ?mparatorlu?u’nun özelliklerini de iyi bilmek zorunday?z.

1071 Malazgirt Sava?? ile Anadolu’ya yerle?en Türkler, daha sonra Anadolu’da Selçuklular ve sonras?nda da Osmanl?lar olmak üzere iki büyük devlet kurmu?tur. Anadolu Selçuklular?n?n çökü?ü s?ras?nda Anadolu’da bir düzineden çok beylik vard?r. Osmanl? Beyli?i, bunlardan yaln?zca bir tanesidir. Osman Bey (1258-1324) taraf?ndan yönetilen bu beylik, kuzeybat? Anadolu’da Eski?ehir’in kuzeyindeki bir kasaba olan Sö?üt civar?nda kurulmu?tu. Beyli?in kurulu? yeri, çökmekte olan 2 ?mparatorlu?un yani Selçuklu ve Bizansl?lar?n aras?ndayd?. Bu yer, Osmanl?lar?n Balkanlar’da geni?lemesine yol açt?. Osman Bey’in 43 y?l süren iktidar?nda önemli ad?mlar at?ld?; ancak beyli?in gerçek anlamda bir devlete dönü?mesi Osman’?n o?lu Orhan Bey (1281-1326) döneminde oldu. Bursa’y? alan Orhan Bey, buray? devletin merkezi yapt?. Daha sonra ?znik ve ?zmit de al?nd?. Eski bir Bizans merkezi olan ?znik’in al?nmas?, H?ristiyan dünyada büyük yank? yapt? ve Müslüman dünyan?n Osmanl? Devleti’ne bak???n? de?i?tirdi. Al?nan kentlerde uygulanan inanç özgürlü?ü politikas?, Osmanl?’n?n halklar taraf?ndan sevilmesini sa?lad?. Elbette Osmanl?’n?n dini ho?görüsü sadece ho?görü ve iyi niyetten kaynaklanm?yordu. H?ristiyanlar?n cizye vergisi sistem aç?s?ndan son derece önemliydi ve dahas?, H?ristiyanlar?n varl??? ve kitlesel olarak Müslümanl??a geçmemesi, onlar devlet memuru olamad?klar? için Müslüman tebaan?n yerini korumas? anlam?na geliyordu. Bu nedenle, Osmanl?’n?n ho?görülü olmas? kendi aç?s?ndan da faydal? bir politikayd?. Dahas?, Osmanl? Devleti, derebeylerine ve haydutlara kar?? düzen getiren bir güç olarak halklar?n deste?ini kazan?yordu. Orhan Bey’in o?lu I. Murat (1326-1389) Balkanlar’a ula?t? ve Edirne’yi ald?. Böylece, kent, ?mparatorlu?un Avrupa kesimindeki merkezi oldu. Murat döneminde Balkanlar Anadolu’dan gelen göçmenler yoluyla Türkle?tirildi. I. Murat, Balkanlar’daki Türk egemenli?ini üç kez Haçl? benzeri H?ristiyan ordular?n? yenerek peki?tirdi. Murat’?n o?lu Y?ld?r?m Beyaz?t (1360-1403), Anadolu’nun büyük bir kesimini daha Osmanl?lara katt?. ?stanbul’u dört kez ku?att?, fakat alamad?. Ni?bolu’da bir H?ristiyan ordusunu yendi. Anadolu’daki derebeylerini de yenerek merkezi bir devlet kurdu. Fakat 1402 Ankara Sava??’nda Beyaz?t ba?ka bir Türk hükümdar? Timur’a yenildi ve devlet da??lman?n e?i?ine geldi. 11 y?l süreyle Beyaz?t’?n o?ullar? taht kavgas? yapt?lar. Sonunda, 1413 y?l?nda I. Mehmet (1380-1421) karde?lerini yenerek Osmanl? taht?na oturdu. Fakat bu fetret döneminde (1402-1413), Osmanl? topraklar?n?n üçte biri yitirilmi?ti ve di?er beylikler de güçlenmi?ti. I. Mehmet veya Çelebi Mehmet zaman?nda toparlanan devlet, Mehmet’in o?lu II. Murat (1404-1451) döneminde yeniden güçlendi. Anadolu’da yitirilen topraklar geri al?nd?, 1444 Varna ve 1448 Kosova’da iki büyük zafer kazan?ld?.

Osmanl? ?mparatorlu?u’nun kurulu?unun ard?nda, Asya’dan ve özellikle Horasan’dan gelen gazi-dervi?lerin inanc? yatmaktad?r. Müslüman olmayanlara kar?? sava?man?n kutsal görevleri oldu?una inanan bu ki?iler, izleyicilerini de Bizans topraklar?nda ilerlemek üzere örgütlüyorlard?. Türkler, Anadolu’ya yerle?irken kimliklerini de korudular. Bir toprak parças? al?n?r al?nmaz, göç yoluyla bölge hemen Türkle?tiriliyor ve daha ileri gitmek üzere haz?rl?k yap?l?yordu. Bütün bu etkinliklerin alt?nda, Türklerin devlet kurmadaki ve örgütlenmedeki büyük deneyimler sonucu edindikleri beceriler yat?yordu. Devlet adaml??? üzerine yaz?lm?? önemli bir eser olan Kutadgu Bilig, daha 11. yüzy?lda kullan?lmaya ba?lanm??t?. Osmanl? ailesi, çöken Bizans’?n kom?usu ve Selçuklular?n yönetimi alt?nda ya?ayan beyliklerin en eylemlisi olarak, son Türk ?mparatorlu?unu kurmaya adayd?; geçmi?teki bütün Türk ve ?slam deneylerinin birikimi, elindeki en güçlü araçt?.

I. Murat’tan sonra Fatih Sultan Mehmet (1432-1481) ba?a geçti. Uzun haz?rl?klardan sonra, 1453 bahar?nda ?stanbul’un ku?atmas? ba?lat?ld?. Kent 52 gün dayand?, ama sonunda 29 May?s 1453’te fethedildi. Fatih Sultan Mehmet, kenti onard? ve Osmanl?’n?n ba?kenti ve merkezi yapt?. ?stanbul’un al?nmas?, Osmanl? tarihinde hem bat?l?la?man?n, hem de ?mparatorluk döneminin kesin olarak ba?lang?c?yd?. ?stanbul’un fethi sonras? vezir-i azam Çandarl? Halil Pa?a’y? öldürten Fatih, vezirlik makam?n? dev?irme kökenli devlet adamlar?na açt?. Halil Pa?a’n?n ve Çandarl? hanedan?n?n yok edilmesi, asl?nda Sultanl??a Türk aristokrasisinden gelecek tehlikeye kar?? ba?vurulan bir önlemdi. ?stanbul’un Osmanl?lar taraf?ndan al?nmas?, asl?nda bir anlamda Türk Rönesans?’n? simgeler. ?stanbul al?nd?ktan sonra, Osmanl?lar, Avrupa için büyük tehdit haline geldi. 20 Avrupa ülkesi ile Osmanl?lar aras?nda hemen bir sava? ba?lad?. Fatih Sultan Mehmet, bu arada do?u Türklerinin hükümdar? Uzun Hasan’? Otlukbeli’nde yendi. Avrupa ülkeleriyle yap?lan sava?? da kazand?. Ancak Roma’y? almak için sefere ç?karken zehirlenerek öldürüldü. Fatih Sultan Mehmet, Osmanl?larda Bat?l?la?man?n öncüsü bir Padi?ah olmu?tur. Bir cihan ?mparatorlu?u kurma ve “yeni Roma” olma dü?üncesiyle gayrimüslimlere olumlu yakla?m??; Patri?i himayesine alm??, yönetimdeki ?slami pratikleri zay?flatarak ak?lc?l??? ön plana alm??t?r. Fatih Sultan Mehmet’in o?lu II. Beyaz?t (1450-1512), Osmanl?lar?n ?talya üzerindeki emellerinden vazgeçmek zorunda kald?. Karde?i Cem Sultan’la taht kavgas?na giri?ti ve Cem Sultan, Avrupal?lar?n elinde Osmanl?lara kar?? bir koz olarak kullan?ld?. II. Beyaz?t’tan sonra tahta geçen Yavuz Sultan Selim (1470-1520), Do?u Türklerini 1514’te Çald?ran’da yendi. 1516 ve 1517’de iki sava? sonunda Memlukleri ortadan kald?rarak M?s?r’? ald?. Osmanl?lar?n y?k?l?? dönemlerine do?ru Yavuz Sultan Selim’in Müslümanlar?n halifeli?ini de üstlenmi? oldu?u öne sürüldü. Böylelikle ?mparatorluk ayakta tutulmaya çal???lacakt?. Yavuz Sultan Selim, bütün ?ran’?n Türkle?mesini sa?layamadan 1520 y?l?nda öldü. Yavuz’un o?lu Kanuni Sultan Süleyman (1495-1566), ?mparatorlu?un hukuksal temellerini sa?lamla?t?rd? ve topraklar?n? geni?leterek devleti yükselme döneminin zirvesine ta??d?. Kanuni, 1566 y?l?na kadar 46 y?l tahtta kald?. Kanuni zaman?nda Türk amirali Barbaros Hayrettin (1472-1546) Kuzey Afrika’y? ald? ve Haçl? donanmas?n? Akdeniz’de önemli bir yenilgiye u?ratt?. Bu etkinliklerin sonunda, Akdeniz, adeta bir Osmanl? (Türk) gölü durumuna geldi. Do?u ve Bat? Akdeniz aras?ndaki ticaretin çok eski y?llardan getirdi?i ayr?cal?kl? (imtiyazl?) ili?kiler, yani kapitülasyonlar, böylece tümüyle Osmanl?lar taraf?ndan devir al?nd?. Akdeniz’in do?usu ile bat?s? aras?ndaki bu ticaret bütünlü?ü asl?nda Roma ?mparatorlu?u’nun miras? idi. Osmanl?lar?n Akdeniz’de kurdu?u egemenlik, Avrupal?lar? Atlantik’e aç?lmaya yöneltti. Böylece Yeni Dünya’n?n s?n?rs?z zenginlikleri Avrupal?lar?n önüne yeni olanaklar serdi. Avrupa ile Hindistan ve öteki Do?u ülkeleri aras?ndaki ticaret yollar?n?n Osmanl?lar taraf?ndan denetimi, Avrupa’y? yeni ticaret yollar? bulmaya zorluyordu. Yeni ticaret yollar?n?n ke?fi ise Bat?’n?n sald?rganl???n? artt?rd?. 1536 y?l?nda yap?lan anla?ma ile Osmanl?lar Frans?zlara, Osmanl? topraklar? üzerinde birtak?m ticaret imtiyazlar? tan?d?lar. Anla?man?n ard?nda yatan temel amaç Frans?zlar? Almanlara kar?? desteklemekti. Osmanl?’n?n gücünün doru?unda verdi?i bu kapitülasyonlar, daha sonra ?mparatorlu?un Bat?l?lar taraf?ndan ekonomik ve mali denetimi için bir araç olarak kullan?ld?. Zaman içerisinde bu ayr?cal?klar ba?ka ülkelere de yay?ld? ve ?mparatorlu?un çökü? nedenlerinden biri oldu. Kanuni’nin ölümünden sonra, zaten do?al s?n?rlar?na ula?m?? olan Osmanl?’n?n büyümesi durdu. 1699 Karlofça Antla?mas?’na kadar, ?mparatorluk, bir durgunluk dönemi geçirdi. Karlofça ise, Osmanl?lar?n toprak yitirdikleri ilk antla?mad?r. Bu nedenle, gerileme döneminin ba?lang?c? olarak kabul edilebilir.

1774 y?l?nda Rusya ile Küçük Kaynarca Antla?mas? yap?ld?. Antla?man?n maddelerinden birine göre, Osmanl?lar Rusya’y? ?mparatorluk içindeki Ortodokslar?n koruyucusu olarak kabul ediyordu. Böylece, Rusya, Osmanl? topraklar?nda ya?ayan Ermenileri k??k?rtmak için hukuksal bir dayanak elde etmi? oldu ve bu tarihten sonra Ermeni sorunu yarat?lmas? için elinden gelen her türlü çabay? gösterdi. Tarihsel olarak Ermeni sorununun ba?lang?c? da bu antla?ma oldu. Yozla?an toplumsal, ekonomik ve siyasal yap? ile kapitülasyonlara ek olarak Bat?’n?n teknik ve ekonomik ilerlemesi ve Frans?z Devrimi’nden sonra ortaya ç?kan ulusçuluk ak?mlar?, ?mparatorlu?un çökü?ünü h?zland?rd?. Toplumun bütün kurumlar?yla birlikte Yeniçerilerin de bozulmas?, gerek toplumsal, gerekse siyasal ya?am üzerinde son derece olumsuz etkiler yapt?. Sonuç olarak, ?mparatorlu?un ekonomisi giderek Bat?’ya ba??ml? hale geldi ve bunu siyasal çökü? izledi.

Bütün bu geli?meler sonunda, devleti ayakta tutmak için reform çabalar? ba?lad?. Reform çabalar?, 1839 Tanzimat Ferman?’n?n ç?kar?lmas?na yol açt?. Bu Ferman, bütün vatanda?lar için ya?am, onur, mülkiyet gibi temel insan haklar?n?n sa?lanmas?n? öngörüyordu. Sonralar? ise, Bat? ülkeleri taraf?ndan Osmanl?’n?n iç i?lerine kar??mak için kullan?lm??t?r. Ferman, Bat? ülkelerine bu ferman hakk?nda resmen bilgi verilece?ini öngörüyordu. ??te bu hüküm, iç i?lerine kar??mak için gerekçe olarak kullan?ld?. Osmanl? Devleti, bu y?llarda Rusya’ya kar?? giri?ti?i K?r?m Sava??’n? dostlar? ?ngiltere, Fransa ve Piyemonte’nin yard?m?yla kazand?. 1856’da Paris’te yap?lan bar?? antla?mas?, Osmanl?lara büyük devlet konumunu geri verdi ve ?mparatorluk Avrupa Uyum sistemine dâhil edildi. Fakat bütün bu i?lemler için Osmanl?’n?n ödedi?i bedel çok a??r oldu. K?r?m Sava??, Osmanl? üzerindeki Avrupa etkisini artt?rd?, dahas? tahvil kar??l??? borçlanmay? da h?zland?rarak ?mparatorlu?un mali olarak batmas?n?n yolunu açt?. Reform çabalar?yla ortaya ç?kan Bat?l?la?ma, zamanla siyasal ya?amda da etkisini gösterdi ve kendisine “Genç Osmanl?lar” diyen bir grup genç ayd?n, 19. yüzy?l?n ortalar?na do?ru Anayasac?l??? ve me?ruti monar?iyi savunmaya ba?lad?. 1876’da Kanun-i Esasi ilan edildi ve Osmanl? yaz?l? anayasas? olan ilk ?slam devleti niteli?ini kazand?. Fakat tahta ç?kan II. Abdülhamit (1842-1918), anayasan?n mimar? Mithat Pa?a’y? görevden ald? ve sürdü ve k?sa sürede meclisi ve anayasay? feshederek istibdad?n? ilan etti. II. Abdülhamit’in bask? (istibdat) yönetimi tam 30 y?l sürdü. 30 y?l boyunca ayd?nlar siyasal bask? ve korku içinde ya?ad?lar. Devlet, ?slamc?l?k, Osmanl?c?l?k gibi farkl? politikalar? denemesine ra?men toprak kay?plar?na engel olamad?. 1908 y?l?nda ?ttihat ve Terakki Cemiyeti taraf?ndan yönetilen bir ayaklanma ile anayasa yeniden yürürlü?e konuldu. 13 Nisan 1909’da bu yeni düzene kar?? alayl? subaylar ve ba?naz gruplar ayakland? (31 Mart Vakas?). Buna kar??l?k, Selanik’ten gelen Hareket Ordusu ayaklanmay? bast?rd? ve Abdülhamit’i tahttan indirdi. Bir y?l sonra yap?lan de?i?iklik ile de Padi?ah?n meclisi da??tma yetkisi s?n?rland?r?ld?. 1913 y?l?nda ?TC bir bask?n ile hükümeti ele geçirdi (Bab-? Ali Bask?n?). Hemen bu darbeyi izleyen günlerde Osmanl? Balkanlar’? kaybetti. Her ne kadar ?TC’nin üç kudretli isminden (Talat-Enver-Cemal Pa?alar) olan Enver Edirne’yi kurtarsa da, devlet iç kar???kl?klardan zay?f dü?mü?tü. ?ttihat ve Terakki Partisi, h?zl? bir modernle?me program? uygulamaya sokarak orduyu yeniden güçlendirdi ve yakla?an sava?a haz?r hale getirdi. I. Dünya Sava??’na ko?ullar?n zorlamas?yla Almanya’n?n yan?nda kat?lan Osmanl?, büyük mücadeleler vermesine ra?men sava?? kaybetti. Çanakkale cephesindeki destans? savunma ise devletin milli ruhunu canland?rd?. Mondros Ate?kes Antla?mas?’n?n ard?ndan 10 A?ustos 1920’de Sevr Antla?mas? imzaland?. Bu antla?ma ile Türkiye yaln?zca Orta Anadolu’da birkaç vilayetten olu?an küçük bir devlete mahkûm ediliyor, adeta Türkler Anadolu’dan at?l?yor yerine yabanc? ülkelerin kontrolünde bir Kürt ve Ermeni devleti kuruluyordu. Çanakkale Sava??’n?n büyük komutan? Mustafa Kemal ise, bu duruma isyan ederek 19 May?s 1919’da Samsun’a ç?kt? ve milli mücadeleyi ba?latt?. Mustafa Kemal, büyük dehas?yla y?k?lm?? bir ülke ve milleti diriltti ve askeri zaferinin (Kurtulu? Sava??) üzerine ça?da? Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Mustafa Kemal’in bu ba?ar?s? 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antla?mas? ile taçland?. 29 Ekim 1923’te 23 Nisan 1920’de kurulmu? olan Ankara Meclisi yani Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeni Türk devletini Türkiye Cumhuriyeti diye ilan etti.

Osmanl? Devleti, toplumsal, ekonomik ve siyasal yap?s? 4 gruptan olu?uyordu; askeri (devletli yönetici s?n?f ve askerler), ilmiyye (din adamlar?, ulema), tüccar-zanaatkâr, köylüler. Yönetilen tüccar-zanaatkâr ve köylüler s?n?f?na reaya da denirdi. Osmanl?’da Padi?ah mutlak yöneticiydi. Kuramsal olarak yetkisi Allah’tan geliyordu. Uygulama ise kullar?n?n olu?turdu?u bürokrasiye dayan?yordu. Bu kullar devlet hizmetinde yeti?tirilmek üzere ailelerinden al?nan gayrimüslim çocuklar?n e?itilmesi sonucu ortaya ç?kan bir gruptu (dev?irme sistemi). Özel yeti?tirilen bu grubun devlete sadakati esast?. Sistem bürokrasinin ba?ar?s? üzerine kuruluydu. Sultan, uyruklar? üzerinde tam bir denetime sahipti. Bu denetim, merkezi bürokraside çal??anlar?n ya?amlar?n? da kaps?yordu. Böylece Padi?ah?n iktidar? güçlü bir merkezi bürokrasiye kar?? da korunmu?tu. Yeniçerileri de içeren bu merkezi bürokrasi, asl?nda t?marlar üzerindeki denetimi de sa?l?yordu. T?mar sahibi, mülkiyeti devlete yani Sultan’a ait topra?? kullanma hakk?na sahipti. Kendi kulland??? toprak üzerinde ya?ayan reayadan sorumluydu. Sava? zamanlar?nda ise, orduya belli say?da asker vermek zorundayd?. Toprak düzeni Osmanl? sisteminde her ?eyin temelindeydi. Toprak düzeni askerlik hizmetinin devam?n? sa?l?yor, merkezi iktidara kar?? belirebilecek rakipleri de engelliyordu. Osmanl?’daki t?mar sahipleri t?marlar?n?n miras hakk?na sahip de?ildi, yaln?zca kullan?m hakk?na sahipti. Miras ile de yaln?zca kullan?m hakk? geçebiliyordu. Bu sayede, miri sistem denilen toprak düzeni ile Osmanl? sistemi uzun y?llar ayakta kald?. T?mar düzeni, asl?nda askeri-yönetimsel düzenle, toprak düzeni aras?ndaki ba?? olu?turuyordu. Bu düzenler aras?ndaki ili?ki, Osmanl?’ya çok önemli yararlar sa?l?yordu. ?lk olarak, devlet, t?mar sahipleri yoluyla üretimi denetliyordu. ?kincisi, t?mar sahipleri toprak üzerinde üretimle u?ra?t?klar?ndan, sava? onlar ve adamlar? için soyut bir kavram olmaktan ç?k?yor, günlük ya?amlar?n? ilgilendiren somut bir niteli?e kavu?uyordu. Üçüncü olarak, Osmanl?lar t?mar düzeni yard?m?yla ?mparatorlu?un en uzak kö?elerine bile ula?abiliyordu. Dördüncü olarak, t?mar sahibi, merkezi iktidar?n bir temsilcisi olmas?na kar??n, bulundu?u bölgede bir yerlinin ayr?cal?klar?na sahipti. Be?inci olarak, t?mar düzeni yoluyla ordu, ülke içinde yayg?nla?m??t?. Böylece merkezi iktidar? tehdit etmesi ya da ona kar?? ayaklanmas? zorla??yordu. Alt?nc? olarak da, t?mar düzeni orduyu tüketici de?il, üretici bir güç durumuna getirmi?ti. Do?al olarak, düzenin kimi sak?ncalar? da vard?. Bu sak?ncalar, sistemin bozulmaya yüz tutmas? ile ortaya ç?kt?. En büyük olas?l?k, derebeyli?e (feodaliteye) do?ru bir geli?meydi. Gerçekten de zaman zaman merkezi iktidar?n gücü ve denetimine kar?? ç?kmaya çal??an yerel önderlerin (e?raf ve ayan) kökenleri t?mar sisteminde bulunabilir. ?mparatorluktaki temel çeki?me ve çat??ma, yönetici s?n?f?n çe?itli kesimleri aras?nda ortaya ç?k?yordu. Genellikle, merkezi bürokrasinin kul üyeleri ile t?mar sahipleri aras?nda sürekli bir çat??ma vard?r. Ayr?ca tüccarlar güçlü bir s?n?f olmaya adayd?. Fakat tarihsel süreçler bunlar?n o dönem içinde etkili bir biçimde ortaya ç?kmalar?n? engellemi?ti. Öte yandan, s?n?f bilinci aç?s?ndan reaya da bir s?n?f niteli?ine kavu?amam??t?. Reayan?n s?n?f bilincine kavu?mas?n? engelleyen en önemli neden, t?mar sahiplerinin Padi?aha kar?? ayaklanmay? da içeren bir biçimde hemen her konuda reayaya önderlik etmesiydi. Reaya ayaklanma için bile bir yöneticinin kendisine önderlik etmesini bekliyordu. Ayr?ca toprak üzerinde özel mülkiyet bulunmad???ndan, sahip olunan topra?a yönelmi? bir tehlike de bir ölçüde yoktu ve bu özellikle de reayan?n s?n?f bilincine ula?mas?n? önlüyordu. Osmanl? toplumunun üretim etkinliklerine ba?l? s?n?flardan olu?an bir topluma dönü?mesini engelleyen ve s?n?f çat??malar?n? yönetici s?n?f?n kendi içinde tutan bir ba?ka ö?e de, Osmanl? Devleti’nin iç siyasetiydi. Bu siyaset, devletin toplum yap?s?n? de?i?mez tutma iste?i do?rultusunda biçimlenmi?ti. Bütün düzen, tar?msal art? ürünün devlet taraf?ndan al?nmas?n? sa?layan geleneksel yollar?n korunmas?na dayal?yd?. Bu yüzden de sermaye birikimine yol açabilecek olan her çaba ya da etkinlik hükümet taraf?ndan engellenerek bast?r?l?yordu. Bu politika ve s?n?fla?man?n engellenmesi uzun süre devletin ayakta kalmas? için olumlu alg?land?. Ancak Bat?’daki s?n?fl? toplum çat??ma yoluyla da olsa Osmanl?’dan daha h?zl? ilerleyebilmi?ti. ?lerleyen yüzy?llarda bu düzen de bozulmaya ba?lam??, iltizam usulü ile toprak üzerinde özel mülkiyet hakk? yayg?nla?maya ba?lam??t?r. Mültezim denilen iltizam sahibi zamanla Avrupa derebeylerine benzeyen bir yap?ya büründü. Oysa klasik Osmanl? sistemi Avrupa feodalizminden oldukça farkl?yd?. ?lk olarak güçlü merkezi iktidar?n varl???, Avrupa ile Osmanl? düzeni aras?ndaki temel farkt?. Siyasal denetime ek olarak, Osmanl? devleti üretim ve da??t?m? da son derece yak?ndan denetlerdi. Yerel yönetimin bütün sorumlular?n? atamak ve onlar? görevden almak Padi?ah?n mutlak yetkileri aras?ndayd?. Bu yetki, merkezi iktidar?n t?mar sahipleri üzerindeki kesin denetimini sa?l?yordu. Öte yandan t?mar sahibi sipahi, topra??n yaln?zca kullan?lma hakk?na sahipti. Mülkiyet devletindi. T?mar sahibi t?mar? üç y?l üst üste ekmezse, t?mar ondan al?n?r ve bir ba?kas?na verilirdi. Sipahi’nin sava? zaman? gerekli say?da atl? asker sa?lamamas? da elinden t?mar?n al?nmas? için yeterli bir nedendi. Reaya da ortaça?larda Avrupa’da görülen köleden çok daha farkl?yd?. Osmanl?’da reaya sipahinin ya da t?mar sahibinin kölesi de?ildi. Yaln?zca topra?a ba?l? idi. Kimi haklar?n? korumak için t?mar sahibine kar?? Kad?’ya ba?vurabilirdi. Öte yandan, sipahinin t?mar? b?rak?p giden reayay? geri getirme ya da belli bir vergi ödetme hakk?, asl?nda merkezi iktidar?n gelirini güvence alt?na almak için ba?vurulan bir önlemdi. Ayr?ca t?mar Bat? Avrupa derebeyli?inde görüldü?ü gibi kapal? bir yönetimsel ve mali birim de de?ildi. Devletin toplamakla sorumlu oldu?u vergilerin al?nmas? için vergi memurlar?na aç?kt?. Görüldü?ü üzere, Osmanl? Devleti reayay? yaln?zca sipahinin ac?mas?na b?rakmam??t? ve sorumlulu?u içerisine alm??t?. Feodalite ile Osmanl? düzeni aras?ndaki tüm bu farkl?l?klar?n ard?nda ise, Osmanl?’n?n nüfusu yeterli oldu?u için, eme?e el koyma gereksiniminin duyulmam?? olmas? yatmaktad?r.

Osmanl? devlet yap?s?, ?slam dini ile de destekleniyordu. ?slam dini gerek toplumsal, gerekse bireysel ya?am? etkisi alt?na alm??t?. Kuran’a dayal? ?eriat bütün ya?ama egemendi. ?eriat birey ile toplum aras?ndaki ili?kileri oldukça geli?mi? bir biçimde saptam??t?. ?slam dininde kurumsal bir yap? yoktur. Bu nedenle Osmanl?’da bir ruhban s?n?f?ndan söz edilemez. Osmanl?larda din âlimlerine ulema ad? veriliyordu. Bunlar merkezi bürokraside ve sistemde önemli bir rol oynamas?na kar??n Avrupa’daki gibi ba??ms?z bir s?n?f olu?turmuyordu. Her ne kadar Osmanl? Devleti dine dayal? bir kurumsal yap?ya sahip de?ildiyse de, ?slam dini hemen hemen her alan? denetimi alt?nda tutuyordu. Padi?ah?n kendisi bile ?eriata ba?l?yd?. Kuramsal olarak ?eriata uymazsa tahttan indirilebilirdi. Ancak uygulamada böyle bir ?eyi gerçekle?tirme ortam? yoktu ve Padi?ahlar?n ?eriatla çeli?en icraatlar? da olabiliyordu. Osmanl? Padi?ahlar? yarg? ve yönetim i?levlerini ki?iliklerinde birle?tirmi?lerdi. Halife ve Sultan Padi?ahlar?n birlikte kulland?klar? iki unvand?. Böylece hem dinin, hem de devletin ba?? oluyorlard?. ?eriat?n yan?nda Padi?ah?n yetkilerinden do?an örfi hukuk da vard?. Yönetim gerekleri örfi hukukun kayna??yd?. Osmanl?’da hükümet ba?kan? vezir-i azam veya sadrazam idi. Yönetimin her alan?nda Padi?ah?n temsilcisi olarak yetkiliydi. Devletin kurulu?u s?ras?nda bir tek vezir vard? ama zamanla say?lar? artt?r?ld?. Bunlar önemlerine göre birinci vezir, ikinci vezir, üçüncü vezir diye s?raland?lar. Birinci vezir vezir-i azamd?. Divan-? Hümayun’da bütün vezirler, ni?anc?, reisülküttap, kad?asker (kazasker) ve defterdar bulunurdu. 1654’te Bab-? Ali hükümetin merkezi durumuna geldi. Daha sonralar? Bat?l?la?ma ile birlikte vezirler naz?rlara dönü?tü ve 1876 Anayasas? ile iki meclisli bir yap? olu?turuldu.

Yerel yönetim de t?mar sistemine uygun olarak örgütlenmi?ti. Yerel örgütlenmenin ba?? Beylerbeyi idi. Biri Anadolu’da, di?eri Trakya’da olmak üzere iki Beylerbeyi vard?. Sancakbeyi Beylerbeyi’nin alt?ndayd?. Temel yönetim birimi olan sancak Sancakbeyi taraf?ndan yönetilirdi. Sancakbeyi sava? zamanlar?nda t?mar sahiplerinin seferberli?inden sorumluydu. Osmanl? ordusu iki kesimden olu?uyordu; Yeniçeriler ve Sipahiler. Yeniçeriler Osmanl? taraf?ndan olu?turulan ilk paral? ve örgütlü orduydu. Yeniçerili?in temelinde dev?irme sistemi yat?yordu. Ordunun öteki kesimi olan sipahiler t?mar düzeni taraf?ndan desteklenirdi. Osmanl?lar?n yönetimsel ve siyasal yap?s? t?mar sisteminin bozulmas?yla birlikte gerilemeye ba?lam??t?r. T?mar düzeninin bozulmas?n?n gerisinde ise mali sebepler vard?r. Mali s?k?nt? kaynaklar? ?öyle özetlenebilir;
  1. ?lk olarak, bulunan yeni ticaret yollar?n?n etkisiyle, Akdeniz ticaret yollar?, 15. yüzy?ldan ba?layarak önemini yitirdi.
  2. Yeni Dünya yani Amerika’dan Avrupa’ya sokulan pek çok alt?n ve gümü? gibi madenler bir enflasyon yaratt?. Fiyatlar son derece yükseldi ve Osmanl? ekonomisi Bat? için hammadde ve besin kayna?? üreten bir ucuz pazar haline geldi.
  3. Avrupa merkantilist dönemden ba?layarak sermaye birikimi sa?lad?. Osmanl?’da ise böyle bir s?n?f olu?amad?.
  4. Bu geli?meler kapitülasyonlar?n etkisini artt?rd?. Osmanl? sömürülmeye ba?lad?.
  5. Ordunun giderleri çok artt?. Sava? ganimetleri azald? ve ordu sistem üzerinde bir yük haline geldi.
Bu sorunlara kar?? bulunan çözümler ise; ilk olarak sikkenin de?erinin dü?ürülmesi, sonra da t?mar?n iltizam usulüyle sat?lmas?yd?. Ancak bu durum, hem halk? yoksullu?a ve zulme itti, hem devlet gelirlerini dü?ürdü, hem de merkezi otoriteyi zay?flatt?. Bu geli?meler sonucunda, 5 tür toprak belirdi. Memluke özel mülkiyet topraklar?yd?. Miriyye devlete ait ama kullanma hakk? ki?ilere ait topraklard?. Mevkufe dinsel ya da insanc?l amaçlarla kurulan vak?flar?n topraklar?yd?. Metruke kamu yarar? için ayr?lm?? topraklard?. Mevat ise ölü ve i?e yaramayan topraklard?. Bu ortamda Osmanl? sosyal ya?am?nda 3 temel s?n?ftan söz edilebilir. Bunlardan ilki, yönetici seçkinler yani Padi?ah ile merkezi ve yerel bürokrasiydi. ?kinci s?n?f, ara s?n?flar olarak söz edilebilecek olan ayan, e?raf, esnaf ve zanaatkârlard?. Ulema da bu gruba dâhil edilebilirdi; zira bunlar?n bir k?sm? toprak sahibi, bir k?sm? tüccard?. Üçüncü ve en alt s?n?f ise, i?çi ve köylü denebilecek olan gruplard?. Yine de Bat?’daki gibi s?n?fsal çeli?kiler net ve sosyal-siyasal ya?amda bask?n de?ildi. Bu nedenle, devrimci ve reformist hareketler yönetici s?n?f içerisindeki Bat?l? e?itim alm?? yeni nesillerden geliyordu, tabandaki bir sosyal s?n?ftan de?il. Ayr?ca Osmanl?’y? Bat?l?la?maya iten en önemli neden Bat?’n?n askeri üstünlü?üydü. Öncelikle Bat?’n?n teknolojisinin al?nmas?yla ba?layan modernle?me süreci, Bat? kültürü ve ya?am tarz?n?n da etkilerini getirdi. III. Selim’den ba?layarak Bat?’ya ö?renciler gönderildi ve Bat?’dan uzmanlar getirildi. II. Mahmut döneminde çok önemli Bat?l? e?itim kurumlar? aç?ld? ve birçok önemli reform yap?ld? (posta sistemi, polis kuvveti, maliye nezareti vs).

Türkiye’de anayasal süreç, 1808 tarihinde ilan edilen Sened-i ?ttifak ile ba?lay?p günümüze kadar devam etmektedir. II. Mahmut döneminde, Alemdar Mustafa Pa?a taraf?ndan haz?rlanan Sened-i ?ttifak, merkezi otoriteyi ta?rada hâkim k?lmak için Rumeli ve Anadolu ayanlar? ile Osmanl? Devleti aras?nda 29 Eylül 1808’de imzaland?. Osmanl?’da Sened-i ?ttifak ile Türk tarihinde ilk defa devlet iktidar? s?n?rland?r?ld???ndan, bu belge Türk tarihinde ilk “anayasal belge” kabul edilmektedir. Sultan Abdülmecit döneminde 3 Kas?m 1839 tarihinde Mustafa Re?it Pa?a taraf?ndan haz?rlanan Tanzimat Ferman? ilan edildi. Bu ferman ile Padi?ah, fermanda ilan edilen ilkelere ve konulacak kanunlara uyaca??na yemin etti. Tanzimat Ferman?, Türk tarihinde demokratikle?menin ilk somut ad?m?d?r.  Gülhane Park?’nda okunmas? nedeniyle Gülhane Hatt-? Hümayunu veya Tanzimat-? Hayriye de denir.

Tanzimat Ferman?n?n ?lan Nedenleri: