Wednesday, May 31, 2017

Prof Dr Şerif Mardinden Bediüzzaman Said Nursi Olayı

Prof Dr Şerif Mardinden Bediüzzaman Said Nursi Olayı



Giri?

Prof. Dr. ?erif Mardin (1927-)[1], uzun y?llard?r Amerika Birle?ik Devletleri’nde ya?ayan ve ders veren önemli bir Türk sosyal bilimcidir (Sosyoloji alan?nda). Mardin’in en önemli ve tart??mal? özelli?i; bu yaz?da incelenecek olan “Bediüzzaman Said Nursi Olay?” kitab?ndaki gibi, birçok eserinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu modernist felsefesine (Kemalizm) ayk?r? say?labilecek ?slami ve di?er çevresel aktörleri bilimsel ?ekilde incelemeye ve anlamaya çal??mas?d?r.[2] Bu anlamda, “halk ?slam’?” (folk Islam) veya “hetorodoksi[3]kavram?, dünyada ve Türkiye’de Mardin’in bilimsel yaz?na en önemli katk?lar?ndan birisi olarak kabul edilmektedir. Mardin, son dönemde “mahalle bask?s?”[4]kavram?n? günümüz Türkiye’sine dair analizlerinde kullanmas?yla da dikkat çekmi? ve gündem yaratm??t?r. Bu yaz?da, Mardin’in çok ünlü ama ayn? zamanda oldukça tart??mal? olan eseri “Bediüzzaman Said Nursi Olay?”n? özetlemeye çal??aca??m. Ayr?ca, günümüzde Said Nursi’nin kurdu?u Nurculu?un bir kolu olan ve Fethullah Gülen liderli?indeki Gülen cemaatinin Türkiye siyasal hayat?ndaki tart??mal? konumu da dikkate al?nd???nda, kitab?n ve kitapta i?lenen fikirlerin daha da önemli bir hale geldi?ini burada belirtmek gerekir.



Prof. Dr. ?erif Mardin


Kitap Hakk?nda Genel Bilgiler

Orijinal ?ngilizce ismi “Religion and Social Change in Modern Turkey: The Case of Bediüzzaman Said Nursi[5] olan ve ilk kez 1989 y?l?nda State University of New York Press taraf?ndan kitap, Metin Çulhao?lu taraf?ndan 1992 y?l?nda Türkçe’ye çevrilmi? ve ?leti?im Yay?nlar? taraf?ndan bas?lm??t?r. Eserin Türkçe tam ismi "Bediüzzaman Said Nursi Olay?: Modern Türkiyede Din ve Toplumsal De?i?im" ?eklindedir. Kitap, ?imdiye kadar 18 bask? yapmay? ba?arm?? önemli bir klasiktir. Bu makale için kullan?lan kitap ise, 2010 tarihli 15. bask?d?r. Bu kitapta, Profesör ?erif Mardin, kendi takipçileri nezdinde çok özel bir konumu olan Said Nursi’yi ve yaratt??? ak?m?, bu hadisenin kendisine özgü nitelikleriyle birlikte, Türkiye’nin din-toplum ve din-devlet ili?kileri konular?ndaki genel perspektifi içerisinde yorumlamaya çal??maktad?r. 399 sayfal?k bu eser, Türk akademisinin y?ld?z isimlerinden olan Mardin’i sa? çevrelerde ve özellikle Nurcular aç?s?ndan çok makbul bir isim haline getirirken, hem çal??t??? konu ve ki?inin devlet nezdinde ho? kar??lanmamas?, hem de Nursi’yi çok parlatt??? yönündeki yorumlar nedeniyle, yazar, bu kitab? sonras?nda çok sert ele?tiriler de alm??; hatta birçoklar?na göre bu nedenle Türkiye Bilimler Akademisi’ne (TÜBA) kabul edilmesi bile engellenmi?tir.[6] ?imdi, bu kitaba ve kitaptaki tart??mal? fikirlere daha yak?ndan göz atal?m.



“Bediüzzaman Said Nursi Olay?”


Cumhuriyet Döneminde ?slam Ara?t?rmalar?

Mardin’e göre, Türkiye’de ?slam ara?t?rmalar? Cumhuriyet’in ilk y?llar?nda geli?im gösterememi?tir. Bu, dini veya yar?-dini bir rejimden laik bir rejime geçi? yapan yeni devletin din konusundaki bask?c? ve a??r? ihtiyatl? duru?undan kaynaklanm??t?r. Ancak 1950 sonras?nda çok partili demokrasiye geçilmesiyle beraber, ?slam, hem entelektüel, hem de siyasal ve sosyolojik anlamda kendisini yeniden belirgin hale getirmi?tir. ??e, önce, Osmanl?ca veya Arapça klasiklerin Latin alfabesine geçen Türkiye’de yeni dile çevrilmesiyle ba?lanm??t?r. Ard?ndan, ?slam dini ile ilgili yeni çal??malar da üretilmi?tir. Ancak bu çal??malar, yazara göre daha çok kurumla?m?? veya kurumsalla?m?? ?slam’la ilgilidir; medreseler, ilmiye (ulema) s?n?f?, ?eyhülislam’?n Osmanl? siyasetindeki yeri vs. gibi. Oysa gerçek ?slam, halk?n kendisinin binlerce y?ll?k birikimi ve tecrübesi sonucunda özümsedi?i ve uygulad??? pratik veya hâlihaz?rda ya?ayan dindir.[7] Bunun ara?t?r?lmas? ise, Türkiye’de 1950’lerden sonra bile eksik kalm??t?r. Bu nedenle, Mardin’e göre, Türkiye’de laik kesimin en sert ele?tirilerini yöneltti?i ve hatta zaman zaman nefret objesine dönü?ebilen Bediüzzaman Said Nursi’yi incelemek, önemli bir akademik bo?lu?u doldurmak ve Türkiye sosyolojisine dair önemli tespitler yapmak imkân?n? sa?lamaktad?r.

Said Nursi: Hayat?

Said Nursi, 1878 y?l?nda Bitlis vilayetine ba?l? Hizan ilçesinin Nurs köyünde 7 çocuklu bir ailenin dördüncü çocu?u olarak do?mu?tur. Babas?n?n ad? Mirza, annesinin ad? ise Nuriye’dir. 15 ya??nda bir medrese ö?rencisi iken hocas? taraf?ndan verilen “Bediüzzaman” (zaman?n e?sizi) lakab? ismiyle birlikte an?l?r. Çocuklu?unda çevresindeki medreselerde e?itim görmü?tür. Kendisinde görülen üstün haf?za sebebiyle, önceleri “Molla Said-i Me?hur” diye tan?nm??t?r. Talebelik y?llar?nda, temel ?slami ilimlerle ilgili yakla??k 90 kitab? ezberlemi?tir. ?irvan, Siirt, Bitlis, Do?ubayaz?t ve Tillo’dan sonra 1894’te Mardin’e geçmi?tir. Oradan da Bitlis’e gitmi?, sonra da Van’da 12 sene kalm??t?r. Van’da kald??? sürede, e?itim metodunu tamamen kendisinin haz?rlad??? bir medrese kurmu?tur. Esas hedefi ise, ayn? metodun uygulanaca?? bir üniversiteyi Do?u Anadolu’da kurmakt?r. Bu üniversitede din ilimleri ile fen ilimleri birlikte ö?retilecek, etnik diller de serbest tutulacakt?. Bu üniversiteye, Kahire’deki me?hur El Ezher Üniversitesi’nden hareketle “Medresetü’z-Zehra” ismini vermi?tir. 1900’lü y?llar?n ba??nda 1907 y?l?nda do?uda “Medresetü-z Zehra” ad?nda bir ?slam teolojisi üniversitesi kurmak fikriyle ?stanbul’a gelmi? ve asl?nda hayat? boyunca da bu fikrini gerçekle?tirmek için gayret göstermi?tir. 13 Nisan 1909 tarihinde tarihe “31 Mart Vakas?” olarak geçen isyanda isyanc?lar? yat??t?rmaya çal??m??; isyan bast?r?ld?ktan sonra kendisi de olaya kar??t??? iddias? ile tutuklanm??, fakat mahkemesi görüldükten sonra beraat etmi?tir. Birinci Dünya Sava?? y?llar?nda 1914 y?l?nda Do?u cephesinde gönüllü milis alay? komutan? olarak hizmet etmi?tir. Sava? esnas?nda, Mart 1916’da Bitlis’te yaralan?p iki buçuk y?l Rusya’da esir kalm??t?r. 1917’deki Bol?evik ?htilali esnas?ndaki karga?adan yararlan?p esaretten kurtulmu?tur. Leningrad’dan Almanya’ya, oradan da Petersburg üzerinden Var?ova’ya gelmi?, Viyana’y? da gördükten sonra, Sofya üzerinden trenle 1918 Haziran’?nda ?stanbul’a ula?m??t?r. Dönü?te, Genelkurmay’?n kontenjan?ndan Osmanl?’n?n en üst düzey dini dan??ma merkezi olan ve Mehmet Akif Ersoy’un sekreterli?ini yapt??? “Darü’l-Hikmeti’l-?slamiye”de 4 y?l görev yapm??t?r. ?ngilizlerin ?stanbul’u i?gali y?llar?nda onlar?n aleyhinde “Hutuvat-? Sitte”[8]ad?yla bir risale ne?retmi?tir. 1925 y?l?nda Van’da e?itim faaliyetlerinde bulunurken, o s?rada meydana gelen ?eyh Said hareketi sebebiyle, bu harekete kar?? ç?kt??? halde, tedbir olarak 1926 y?l?nda önce Burdur’a, ard?ndan 25 Ocak 1927’da Isparta ve Isparta ili E?irdir ilçesine ba?l? ve E?irdir’in 25 km kuzeybat?s?nda Barla’ya gönderilmi?tir. Burada sekiz y?l kalm??; “Risale-i Nur” isimli Kur’an tefsirinin ço?u bölümlerini burada yazm??t?r. Eserleri ve fikirleri sebebiyle 1935 senesinde Eski?ehir Mahkemesi’ne sevk edilmi? ve 1936 y?l?nda sürgüne gönderildi?i Kastamonu’da eserlerini yazmaya devam etmi?tir. 1943’te Denizli Mahkemesi’ne, 1948’de Afyon Mahkemesi’ne sevk edilmi?; tüm bu mahkemeleri beraatla neticelenmi?tir. 1950 y?l?nda çok partili hayata geçildi?inde, eserlerini matbaada bast?rm?? ve geni? kitlelerce tan?nmaya ba?lam??t?r. Said Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde 82 ya??nda ?anl?urfa’da vefat etmi?tir. Naa??, Halilürrahman Dergâh?’nda kendisine ayr?lan yere defnedilmi?; ancak 27 May?s 1960 askeri darbesi sonras?nda, Milli Birlik Komitesi hükümeti karar?yla, mezar? Urfa’daki yerinden al?narak Isparta’ya götürülerek ?ehir mezarl???na gizlice defnedilmi?tir.

Prof. ?erif Mardin’in Kitab?ndan Baz? Fikirler ve Bunlar?n Yorumlanmas?

Said Nursi (1876-1960)[9], Osmanl?’n?n son ve Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk ony?llar?nda ya?am?? son derece dindar bir Müslüman ve Nurculuk ad? verilen ?slami ak?m?n (Nur cemaati de denir) kurucusudur. 1878 Bitlis Hizan do?umlu olan Nursi’nin gerçek ismi Said Okur’dur. Cumhuriyet’in ilk y?llar?nda devletten pek teveccüh göremese de, 1950’lerde Demokrat Parti ve Adnan Menderes-Celal Bayar ikilisinin iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye’de sa? çevreler için çok mümtaz bir kimse haline gelen Nursi, Mardin’e göre, ?slam dinine mitsel ve ?iirsel sembolik bir repertuar kazand?rm?? olan önemli bir ?slam âlimidir. Laik Türkiye’de unutulan ?slami de?erleri yeniden canland?rma amac?n? gütmü? olan Nursi, di?er ?slam bilginleri ve muhafazakâr siyasetçiler gibi temel bir sorunla kar??la?m??t?r: Son derece kapsaml? ve kendisine özgü bir hukuk sistemi bile olan ?slam dini ile kendisine özgü gereksinimleri ve kurallar? olan devleti nas?l bir arada tutabilecek ve bir potada eritebilecektir?.. Osmanl? Devleti, hiç dü?ünmeden Frans?z medeni hukukunu Türkçe’ye çevirebilecek, baz? alanlarda uygulamaya sokabilecek ve yeri geldi?inde din kurallar?n? devlet kar??s?nda arka plana atabilecek esneklikte bir devlet olmu?tu. Bu konu d???nda, Kürt kökenli olan ve hatta Said-i Kürdi olarak da bilinen Nursi’nin bir di?er önem verdi?i ve kafa yordu?u konu da, yeni kurulan milli ve üniter Türkiye devleti içerisinde Kürtlerin durumu olmu?tur. Bu iki konu üzerinde yazd?klar?, Nursi’ye dini-teolojik yönü d???nda siyasal baz? anlamlar da yüklenmesine neden olmu?tur.

?slam teolojisinde arac?l?k kurumu genel olarak reddedilse bile, Ortado?u’nun ekolojik baz? ko?ullar? (halk?n ?slam konusunda cehaleti, tarih ve Arapça bilmemesi vs.), arac?l?k kurumunu ço?u zaman bir gereklilik haline getirmi?tir.[10] Ortodoks uleman?n “yasalc?, mütereddit ve kuru” nitelikteki kent ?slam’?, genellikle tasavvufi hareketleri güçlendirmi?tir. Ancak kent Sufili?i de ikiye ayr?l?r; Sufilik e?itimi alanlar ve kitleler… Dolay?s?yla, hem Ortodoks, hem de Heterodoks anlamda, ?eyh ve arac? din adamlar?, Ortado?u co?rafyas?nda sosyolojik olarak gerekli görülmü? ve kendili?inden ortaya ç?km??lard?r. Asl?na bak?l?rsa, “ulu ki?i” imaj?, ?slam toplumlar?nda pater familias’la ve ö?retmenin benzer rollerini vurgulayan örgütlenme ilkeleri ile de uyum halindedir. Bu noktada, Nurculuk ve Said Nursi’nin ay?rt edici özelli?i ise, sembolizm konusunun ve mistisizm özelli?inin di?er ?slami gruplara k?yasla çok daha ön planda olmas?d?r. Di?er önemli bir Türk ayd?n? olan Zülfü Livaneli de, Nurculuk ile varolu?çuluk ak?m? aras?ndaki paralelliklere dikkat çekmi?tir.[11]

Nursi’nin kurulmas?na önderlik etti?i Nurculuk, son derece karma??k bir ?slami harekettir. 20. yüzy?l?n ba?lar?nda Osmanl?’da ve sonras?nda Türkiye’de olu?an agnostik veya ateist ayd?n-dindar halk uçurumu[12], Anadolu’da demokrasinin ve modernle?mesinin önünde en büyük engeli te?kil etmi?tir. Bu anlamda, Nurculuk, yazara göre sosyolojik baz? geli?melerin sonucu olarak do?mu?tur. 1926 y?l?nda devlet taraf?ndan Isparta’ya yerle?tirilen Nursi, Osmanl? döneminde de önemli bir din ve siyaset merkezi olmu? ve birçok devlet adam? yeti?tirmi? bu bereketli topraklarda, Cumhuriyet’e geçi?le birlikte ya?anan keskin geçi?i tam olarak benimseyemeyen halk kitlelerini pe?inden sürüklemeyi ba?arm??t?r. Burada kitleleri en çok etkileyen unsur, modern ya?am?n baz? niteliklerine kolay adapte olamayan Anadolu halk?n?n, Nursi’de ahlâk? bulmas?d?r. Modern toplumda ahlâki de?erleri yerli yerine oturtamayan insanlar, bu de?er bo?lu?u içerisinde maneviyat? ve ahlâk kayna??n? en kolay ?ekilde ?slam dininde ve ömrünü bu yola adayan Said Nursi gibi ki?ilerde bulmu?lard?r. Zaten tam da bu nedenle, tek-parti dönemi, askeri darbe ya da müdahaleler sonras?ndaki ara rejim dönemleri ve Bülent Ecevit’in 1970’lerdeki inan?lmaz performans? say?lmazsa, Türkiye’yi daima merkez sa? ve sa? hükümetler yönetmi? ve ?slam dini, toplumsal ve siyasal ya?amda hep ön planda olmu?tur. Buna kar??n, Nursi’nin ve Nurculuk hareketinin tasavvur etti?i ?slam anlay???, hareketin 1950’lerde Adnan Menderes ve Demokrat Parti’ye, 1960’larda Süleyman Demirel ve Adalet Partisi’ne, 1970’lerde Necmettin Erbakan ve Milli Selamet Partisi’ne, 1980’lerde Turgut Özal ve ANAP’a, 2000’lerin ba??nda ise Adalet ve Kalk?nma Partisi’ne ve Recep Tayyip Erdo?an’a destek verdi?i de dü?ünülürse, köktendinci ?slamc?l?k noktas?nda Arap dünyas?ndaki hareketlerden ayr?l?r ve Türkiye’ye özgü daha modernist bir çizgiyi temsil eder.

Kitab?n?n son bölümünde ise, ?erif Mardin, kitap boyunca yapt??? inceleme ve analizlerin ard?ndan önemli tespitler yapmakta ve önceki tespitleri tekrarlamaktad?r. Ona göre; Said Nursi’nin ve Risale-i Nur külliyat?n?n en temel özelli?i; ki?iyi çevreleyen dünya ile ilgili bir “efsun” yaratan mitik-?iirsellik duygusunun korunmas?d?r. ?kincisi, yazar?n at?fta bulundu?u ve “lehçe” olarak nitelendirdi?i bu özel dil, belirli birinin ki?ili?inin ya da kimli?inin geni?lemesi ?eklinde tan?mlanabilecek yap?dad?r. Üçüncü olarak, bu lehçe, evrenin ve dünyan?n bili?sel bir modelinin olu?turulmas?na yaramaktad?r. Lakin bu üç boyutun hiçbiri, kendi kat?ks?z halinde görülmez; aralar?ndaki ili?ki, renkler aras?ndaki ili?kiye benzer: renkler birbirine kar???r, te?his edilebilir renkler kar???m içinde belirsizle?irken, sonra belli noktalarda yeniden ortaya ç?karlar.

Sonuç

Bugün Türkiye’de sol çevrelerde en s?k kullan?lan argümanlardan birisi de, ?eyh, cemaat lideri veya benzeri din adamlar? ya da büyüklerinin cahil halk? din ile aldatt?klar? ve bundan ekonomik ve siyasal ç?kar elde ettikleri yönündedir. Bu, asl?nda bir bak?ma do?ru da olabilir. Ancak Türkiye gibi halk?n gelir seviyesinin son derece dü?ük oldu?u ve halk?n seçmen davran???n? neredeyse tamamen ekonomik rasyonelin belirledi?i bir ülkede, bu tarz bir aç?klama son derece yetersiz kalmaktad?r. Bugün milyon dolarl?k ekonomilere ve siyasi nüfuza sahip olan çe?itli tarikat ve cemaatler, devletin ?slam anlay??? ve pratiklerindeki bir eksikli?i doldurdu?u için bu kadar destek buluyor olmal?d?rlar. Zira aksi takdirde, insanlar?n kendi k?ymetli ve k?s?tl? vakit ve paralar?n? ba?kalar? için harcamalar?n?n bir izah? olamaz. Modern toplumda bireyin ya?ad??? yaln?zl?k ve çaresizlik duygusu, ekonomik sorunlar ve içsel dindarl?k gibi birçok faktör, bireylerin tarikat ve cemaat gibi yap?lara kat?lmas?na neden olabilmektedir. Ayr?ca Said Nursi’nin takipçilerinin sosyolojik olarak daha çok alt veya orta alt s?n?f olarak de?erlendirilebilecek ki?ilerden ç?kmas?, ?dris Küçükömer’in Türkiye’ye dair yapt??? me?hur sa?-sol tespitini de akla getirirsek, bu anlamda oldukça manidard?r. Sonuçta, Said Nursi ve di?er ?slam ak?mlar?, ciddi akademik çal??malar yap?larak incelenmesi ve küçümsenmemesi gereken sosyolojik tabanl? hareketlerdir. Mardinin çal??mas?n? da, bu yolda at?lm?? ilk cesur ad?m olarak kabul etmek gerekir.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMEC?




[1] 1927 y?l?nda ?stanbul’da do?du. Galatasaray Lisesi’nde ba?lad??? orta ö?renimini ABD’de tamamlad?. Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü mezuniyetinin ard?ndan lisansüstü e?itimini John Hopkins Üniversitesi’nde yapt?. 1954’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne asistan olarak giren ?erif Mardin, doktoras?n? “Yeni Osmanl?lar?n Dü?ünsel Yap?tlar?” konulu teziyle Stanford Üniversitesi’nde tamamlad?. 1964’te Doçentli?e, 1969’da Profesörlü?e yükseldi. 1973’te geçti?i Bo?aziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Sosyoloji dersleri verdi. ABD’de Columbia ve California, ?ngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde konuk ö?retim üyesi olarak dersler verdi. Halen Washington D.C.’deki American University Uluslararas? ?li?kiler bölümünde ö?retim üyeli?i yapan ve ayn? üniversite bünyesinde faaliyet gösteren ?slâmi Ara?t?rmalar Merkezi’nin Ba?kanl??? görevini sürdüren, ayn? zamanda Sabanc? Üniversitesi´inde ö?retim görevlili?ine devam eden Mardin’in yay?mlanan kitaplar? ?unlard?r: Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 (1964), Din ve ?deoloji (1969), ?deoloji (1976), Türkiye’den Toplum ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1990), Siyasal ve Sosyal Bilimler (Makaleler derlemesi, 1990), Türkiye’de Din ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1991), Türk Modernle?mesi (Makaleler derlemesi, 1991), Religion and Social Change in Modern Turkey. The Case of Bediüzzaman Said Nursi (1989) [Bediüzzaman Said Nursi Olay? / Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal De?i?im (1992)], The Genesis of Young Ottoman Thought (1962) [Yeni Osmanl? Dü?üncesinin Do?u?u (1996)], Türkiye, ?slam ve Sekülarizm (Makaleler derlemesi, 2011). Bak?n?z; http://www.iletisim.com.tr/kisi/serif-mardin/4891. Hakk?nda di?er bir kaynak için; https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eerif_Mardin.
[2] Y?llar sonra Prof. Dr. Tayfun Atay da “Bat?’da Bir Nak?i Cemaati - ?eyh Naz?m K?br?si Örne?i” adl? çal??mas?nda, K?br?s’ta ya?ayan Nak?i lideri ?eyh Naz?m K?br?si ve hareketini benzer yöntemle incelemi?tir. Bak?n?z; http://www.idefix.com/Kitap/Batida-Bir-Naksi-Cemaati-Seyh-Nazim-Kibrisi-Ornegi/Tayfun-Atay/Arastirma-Tarih/Tarih/Dunya-Tarihi/urunno=0000000379234.
[3]Heterodoks” sözcü?ü, “farkl?” anlam?na gelen Yunanca heteros ve “ö?reti, dü?ünce” anlam?ndaki doxa sözcüklerinden olu?ur. “Ana ak?mdan sapm?? olan” anlam?na gelir. Bu kavram, dini gruplar aras?nda kendilerini kutsal metne ve din kurucusunun gösterdi?i yola en uygun davranan gruplar taraf?ndan az?nl?kta kalan gruplar için kullan?lm??t?r. Ancak heterodoks kabul edilen gruplar, kendilerini böyle de?il, aksine Ortodoks (sahih) görürler. Bu sözcük, ayr?ca, belirli bir dü?ünce ve ideoloji alan?nda ana ak?ma ba?lanmay?p, merkezi iktidar?n diliyle konu?mayan, farkl?l?klara aç?lan dü?ünme ve davranma biçimi diye de tan?mlanabilir. Örne?in, Osmanl? iktidar?n?n dini kimli?i Ortodoks ?slam kabul edilen Sünnilik’in Hanefilik kolu olmas?na kar??n, imparatorluk tebaas? olan Müslüman halk?n önemli bir bölümünün inançlar? çe?itli versiyonlar?yla Sufili?in popüler veya entelektüel biçimleri, yani Heterodoks ?slam’d? (Alevilik, Bekta?ilik, Hurûfilik, K?z?lba?l?k, Kalenderilik, Mevlevilik, Türkmenlik). Bak?n?z; https://tr.wikipedia.org/wiki/Heterodoks.
[4] Bak?n?z; https://www.youtube.com/watch?v=yClDFe5sfS8.
[5] Bak?n?z; https://www.com/Religion-Social-Change-Modern-Turkey/dp/0887069975.
[6] http://www.milliyet.com.tr/serif-mardin-ve-said-nursi/taha-akyol/siyaset/siyasetyazardetay/13.04.2010/1224291/default.htm.
[7] Bir ilahiyatç? de?il, Sosyolog olan Mardin’in bu ?ekilde konuya yakla?mas? gayet do?al ve kendi bilimsel uzmanl??? aç?s?ndan da daha do?rudur.
[8] http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=HutuvatiSitte&Page=89.
[9] Hakk?nda kurulmu? bir web sitesi için; http://www.bediuzzamansaidnursi.org/. Hakk?nda bilgiler için; https://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nurs%C3%AE.
[10] Burada yazar olumlu veya olumsuz bir görü? ileri sürmemekte ve sadece tespit yapmaktad?r.
[11] ?zlemek için; https://www.youtube.com/watch?v=ZGQQiUHpjSc.
[12] Bu konuda Yakup Kadri’nin “Yaban” roman? tarihi bir vesika olarak okunabilir. Bu roman hakk?nda bir analiz için; http://www.academia.edu/1601521/_%C3%96rmeci_Ozan_2010_P-Kitap_Yaban_Politika_Dergisi_y%C4%B1l_3_say%C4%B1_24_sayfa_152-154


Available link for download